Türklerin denizlere açılması 11. yüzyılda Selçuklu devletinin Akdeniz etrafına yerleşmesiyle başlamıştır. O yıllardan bugünlere dek Türk denizciliği katlanarak gelişimine devam etmiştir.

Selçuklunun devamı olarak görülen Osmanlı devletinde ise denizciliğin gelişmesinin başrolünde gelen isimlerden biri de Yavuz Sultan Selim'dir. Onun döneminde denizlerin aslında ne kadar önemli bir ticaret alanı ve siyasi anlamda önemli bir o kadar da etkili alanlar olduğu anlaşılmıştır. Piri Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa gibi Türk denizciliğine damga vurmuş insanlar sayesinde şuan bulunduğu konumu hala taşıyan bir alandır.

Gemi Yapı ve Dizaynı

Türk topluluğu ilk olarak döneminin de getirdikleri açısından tahta kaburgalar üzerine kurulu sandallar yapıp kinetik enerji kuvveti kullanarak insan gücüyle hareket eden yapılar yapmışlardır. Zaman geçtikçe boyutları büyüyüp diğer kıyı beylikleriyle birlikte ufak tersaneler kurup boyutları büyütüp hem rüzgar hem de insan gücüne dayalı olarak hareket eden yelkenli modelleri oluşturup gemi modelleri yapmaya başlamışlardır. İlk amaçları hacimsel olarak büyütüp daha fazla ticari hacme kavuşmak istemeleriyle gelişim göstermiştir. 

Daha sonra ise savaşlara katılması ile birlikte gemi yapı ve dizaynları çok fazla değişmiştir ve HMS victory, Frigate gibi yine tahta kaburgalar üzerine dayalı ve yelkenli bir sistemi oluştururken iskele tarafını tamamıyla demir toplarla donatıp zamanının ihtişamlı ve korkutucu yapıları arasında idi. Gemi dizaynlarının 16. yüzyıldan itibaren nerdeyse tamamı ile savaşmak üzerine kurulu bir düzene geçildi. İlk yapı olarak tamamı demirden olan gemiler ise 1832 yılında Meksikalılardan tarafından yapıldı(USS MICHIGAN) ve ilk defa steam gücü kullanılmaya başlanmış oldu.

20. Yüzyılda Ki Türk Denizciliğinin Gelişimleri

Türk denizciliği 1900’lü yılların başında filosunda sadece bir kaç ticari gemisi ve az sayıda savaş gemisi bulunmaktaydı bugünlere gelene dek dışa bağımlı olarak hareket eden bir topluluk haline getirilmişti. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi Sultan 2. Abdülhamid'in Haliç tersanesi kapatmasıyla oluştu. Atamızın 1919 yılında çıktığı bandırma isimli geminin o zamanlarda kullanılmasının sebebi padişahların kendi şahsi amaçları için kullandığı basit bir araç şeklinde idi. O günlerden 20.yüzyılın sonlarına kadar kendi parçalarını üretebilecek seviyeye gelen Türk donanması 21.yüzyıl ile birlikte kendi fırkateyn destroyer ve uçak gemilerini yapabilecek konuma kadar yükselmiştir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları