Yıllar sonra bir tiyatro sahnesinde kendisini bulanlar, mesleklerinden vazgeçip resim yapmaya başlayanlar, yılların biriktirdiği bütün duyguları bir kalemle anlatanlar...

Derken, sanatın ne zaman ve nasıl karşımıza çıkacağını bilmeden yaşıyoruz.

Hayatın gerektirdiği sorumluluklar ve zorunlulukların yanında, kendimiz için bir şeyler yapmayalı sahi ne kadar oldu?

Bir günde, bir olayda ve bir anla değişen hayatlardan bahsediyorum. 

İnsanın içerisindeki farkındalık ve sanat aşkı, her gün kalkıp işe giden bir adamın, yol boyunca sadece yürümemesinde gizlenmiş aslında.

Yol boyunca kendisine doğru uzanan ağaçların, gökyüzünü selamlamasını fark ederek başlamış sanatçı gerçekten yaşamaya! 

Kimisi acılar içerisinde yaşamaya çalışarak, sözlerin yetersiz kaldığını hissedip bir tuvalle,

Kimisi acılar içerisinde yaşamaya çalışarak, sözlerin yetersiz kaldığını hissedip bir tuvalle,

Kimisi emeklilik hayali kurduğu ve yıllar sonra yarattığı bestelerle,

Hayattaki zincirlerinden kopup, gerçekten kendisi için bir şeyler yapmaya başlayanların olduğu bu hikayede,

Hayatın gerektirdiği sorumluluklarımızın yanında, kendimizi sanatla bulmaya çalışarak yaşayalım. 

Sanat, insanı saklandığı yerden çıkartarak, sonsuz bir evrenin özgürlüğüne bırakır.

 İçerisinde yaşattığı ve sakladığı bütün duygulara anlam katar. 

Anlamaya çalışmak yerine, anlam kazandırmayı öğretir.

Biricik ve tek olarak var olur.

 O, var oldukça, gerçekten kendisi için yaşamaya başlar.

Geç kalınmışlıklar ve pişmanlıklar yerine “iyi ki” ler eşlik eder yaşlarına, gülümser bazen de aynada gördüğü yansımaya...

 Farkına varıp yeniden, sanatla başlayalım yaşamaya!

   

Işıl GÜNDOĞDU

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları